Pazarlama kendi evrimi içerisinde birçok aşamadan geçti. pazarlama 1.0, pazarlama 2.0 bu evrimin belirli dönemlerini özetleyen kavramlardı. Gelişen teknoloji, tüketici ilişkileri, müşteri beklentileri, pazarlama ilkeleri pazarlama 3.0’ı ortaya çıkardı. Hâlâ birçok şirket faaliyetlerinde pazarlama 3.0'ı adapte etmekte zorlansa da fırsatlar pazarlama 3.0'ı uygulayabilen şirketlerin yanında. Sanayi ve teknolojinin çok gelişmediği dönemlerde esas amaç ürünü satmakla ilgiliydi.
Henry Ford’un Model T otomobili bu stratejiyi en iyi şekilde özetliyordu: ‘Her müşteri, istediği renkte bir arabaya sahip olabilir, tabii renk siyah olduğu sürece’. İşte bu pazarlama 1.0’ın en güzel örneğiydi. Esas faaliyet ürün merkezliydi. Burada marka kendisini merkez eksende görüp tüketicileri küçük bütünleyiciler olarak görüyordu. Pazarlama 2.0 ise hizmet çağının başlamasıyla ortaya çıktı. Marka ve tüketici aynı merkezde buluştu. Bu dönemde şirketler müşterileri ile bire bir ilişkiler kurarak şirketi ve ürünlerini konumlaştırmaya başladılar. Yani pazarlama 2.0’da müşterinin mutluluğu her şeyden önemliydi. pazarlama 1.0 ve pazarlama 2.0’da ortak olan ürünün satın alınması için onun geniş kitlelere duyurulabilmesi olarak görülüyordu. Pazarlama 1.0’da ürün geliştirme önemliyken Pazarlama 2.0’da ürün farklılaştırması önemliydi. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise hâlâ pazarlama merkezinde markaların ana belirleyici faktör olmasıydı.
Gelişen teknoloji ve değişen medya düzeni ile birlikte klasik pazarlama koşulları da işlevsiz hale gelmeye başladı. Bu dönemde özellikle dijital dünyanın içerisinde mobil ve sosyal medya uygulamaları bu değişimi hızlandıran en önemli etkenlerden birisi olarak öne çıktı. Pazarlama 3.0’da insan değerleri temeline dayanan pazarlama çalışmaları ortaya çıkmakta. Bu dönemde bireylere aklı, kalbi ve ruhu olan insanlar gibi yaklaşıyor. Yani bireycilik önemli ana etken oluyor. Pazarlama 1.0 ve 2.0’da her ne şartlar altında olursa olsun merkezde marka varken pazarlama 3.0’da merkezde insan var. Bu dönemde müşteriyi anlamak, onun düşüncelerini dikkate almak önem kazanmaya başladı. Burada unutulmaması gereken kısım ise Pazarlama 3.0 çalışmaları içerisinden sürdürülebilirlik ilkesi. Bu yaklaşımı sürdürülebilir bir ilke olarak benimsememenin etkisi eski çağlardaki olumsuz etkisinden çok daha şiddetli olacak ve yayılma hızı çok hızlı artacak olması. Pazarlama 3.0’da müşterinin markayı tercih edebilmesi için onunla bütün olmanız ve onun baktığı açıdan dünyayı görebilmeniz gerekiyor. İnsanlar artık bir üründe sadece uygun fiyat, hizmet döngüsü, teknoloji özellikleri aramıyorlar. İnsanlar ürünlerde duygusal ve insani tatmin aramaktalar. İşte Pazarlama 3.0 bu özellikleri ile genel bir strateji yaklaşımını değil bireye özel yaklaşımı önemli hale getiriyor. Pazarlama 3.0, tüketici davranış ve tutumlarından direkt olarak etkilendiği bir çağ. Pazarlama 3.0’da deneyim ve duygu inovasyonu, bireyin önemi ve sürdürülebilirlik kavramlarının önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. Markalar konumlandırma stratejilerinde artık duyguya ve onun etkisinin yaratacağı olgu sistemine dikkat etmek zorundalar. Yeni medya düzeni ise Pazarlama 3.0’ın gelişimini çok daha hızlandırıyor.
